Hababam Sınıfı Fan Club
Bana öyle bir film söyleyin ki, çekildiği ülkede herkes tarafından izlenen ve sevilen,
Bana öyle bir film söyleyin ki, müziği tempolu çaldığında içinizi kıpır kıpır eden ama yavaş çaldığında da sizi sizden alan, yüreğinize sıcacık duygular yükleyen,
Bana öyle bir film söyleyin ki, onlarca kez seyrettiğiniz halde hala aynı tadı veren,
ve bana öyle bir film söyleyin ki, üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen güncelliğini kaybetmeyen..
Acaba Lumiere kardeşlerin 7. sanatı topluma kazandırmalarından bu yana Hababam Sınıfı'ndan başka, bir toplumun hayatına bu kadar giren bir film çekilmiş midir?
Hepimizin bir parçası oldu Hababam Sınıfı. Kendimizi bulduk her izlediğimizde. Öğrenciliğimizin en eğlenceli yıllarını Hababam'a benzettik. Dostluklarını örnek aldık çoğu zaman. Kah Güdük Necmi olduk, kah Damat Ferit. Okuldan kaçış planlarımızda, referans kaynağımız Hababam oldu. Herşeyden önce onurlu olmayı öğrendik. Eğitimin, öğretimden daha önemli olduğunu gördük. Ve sınıf başkanlarımızı bilek güreşiyle seçer olduk.
Yatılı okulda okuyan ve 15 yıl öğretmenlik yapan Rıfat Ilgaz'ın romanından önce tiyatroya uyarlanan Hababam Sınıfı'nın, sinemaya aktarılması ancak senaryonun sansürden geçmesiyle mümkün oldu. Filmin sosyal içeriği biraz arka plana itildiyse de dostluk, saygı, vefa, aşk gibi kavramlar mizahın içinde daha bir anlam kazandı.
1975 yılında Hababam Sınıfı'yla perdelerini açan Akün Sineması, 2002'de seyircilerine yine Hababam'la veda etti. Aralıksız en uzun süre sinemalarda kalan film oldu Hababam Sınıfı. Film, sosyolojik bir fenomen olarak sinema tarihine damgasını vurdu. Ama ne oyuncular, ne senaryo yazarı ne de kamera arkasındakiler hakettikleri değeri görmedi.
Adile Naşit'ten, Münir Özkul'a; Kemal Sunal'dan Tarık Akan'a kadar sinema dünyamızın birçok değeri, hafızalarımıza Hababam'la kazındı. Öyle ki Kemal Sunal'ı "Şaban", Tarık Akan'ıysa hep "Ferit" rolünde görmek istedik. Olayı abarttık, "Şabanoğlu Şaban" diye film bile yaptık.
Hababam Sınıfı'nı önce 3 devam filmi izledi: Hababam Sınıfı Uyanıyor, Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Hababam Sınıfı Tatilde. Sonra 2 film daha geldi: Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor ve Hababam Sınıfı Güle Güle. Mehmet Ali Erbil, Yonca Evcimik, İlyas Salman, Perran Kutman gibi bugünün pek çok ünlü ismi kadroya dahil oldu. Ama bu kez çok da benimseyemedik. Bilirsiniz işte, gözler arıyor. Hababamcılar; Şaban'ı, Ferit'i, Güdük Necmi'yi, Domdom'u görmek istiyor.
Ana Karakterler:
İnek Şaban:
Şaban karakteri Kemal Sunal'la o kadar çok özdeşleşti ki, Sunal: Şabanoğlu Şaban, İnek Şaban, Umudumuz Şaban, Dokunmayın Şabanıma, Gerzek Şaban, En Büyük Şaban, Atla Gel Şaban, Şabaniye, Ortadirek Şaban, Sosyete Şaban, Şaban Papucu Yarım, Şendul Şaban, Katma Değer Şaban, Gurbetçi Şaban gibi bir çok filmde oynadıktan sonra TV için çekilen Şaban Askerde dizisi, Kemal Sunal'ın Şaban karakteriyle rol aldığı son çalışma oldu. Bu karakter, hayatımıza o kadar girdi ki sonunda Türkçe'de "şaban olmak" deyimini duyar olduk. Hakan Şükür, medyada "Torinolu Şaban" olarak anıldı.
Aslında "inek" de öğrencilik jargonunda yerini aldı ama Şaban tiplemesindeki, derslerine ilgisiz karakterin aksine hep çok ders çalışan öğrencilere yüklenen bir sıfat olarak kullanıldı.
"Bu çocuk benden önce mezun olursa kendimi intihar ederim."
"Ne yapacağı hiç belli olmaz, bak yazılı gibi başladı sözlüye döndü."
"Kızlar vahşi cazibeme dayanamıyor."
"Oturun diyor kendileri."
"Merhaba sayın arkadaşlarım ufak bi randevum var da.."
Damat Ferit:
Hababam Sınıfı her ne kadar kızlara karşı zaaf duysa da, öğrencilerin çapkınlık konusunda çok da yetenekli oldukları söylenemez. Tarık Akan'ın canlandırdığı Ferit tiplemesini saymazsak. Filmdeki diğer tüm karakterlerden farklı bir misyon yüklenmiş Ferit'e. Sadece daha yakışıklı oluşu değil onu farklı kılan. Olgun tavırları, giyimi, konuşma gücü, rahat tavırları, biraz daha yol yordam bilmesi ve daha birçok şey. Sınıfın gizli başkanıdır aslında o. Hocayla birşey konuşulacaksa, Ferit görevlendirilir sınıf adına. Hababam'ın güvendiği isimdir Ferit.
Kızların oynadığı "Hababam Sınıfı Tatilde" bölümünde Tarık Akan yoktur mesela. Çünkü, orada kızları tavlamak için türlü numaralar deneyen bir erkek kalabalığı vardır. Ferit ise güçlü karakterdir ve Taksim yollarına kızların peşine düşecek biri değildir. O olsaydı, her halde çok farklı uyarlanırdı bu senaryo.
Her ne kadar "Damat Ferit" Osmanlı'nın son döneminde ortaya çıkan ve tarih kitaplarında sıkça adı geçen biri olsa da bizim Ferit'in damatlığı tarihten değil, okul dışında kızlarla ilişkilerinden geliyor. Hatta Şaban, arkadaşlarının yazdığı aşk mektuplarıyla teselli bulurken, Ferit, evlenip üstüne bir de çocuk sahibi oluyor:
- Ne yaptın oğlum?
- Sevdim hocam!
Güdük Necmi:
Güdük Necmi karakterini, en çok İnek Şaban'a takılmalarıyla hatırlasak da aslında o sınıfın toparlayıcısıdır. Nerede bir sorun varsa, Güdük Necmi dillendirir. Hoca genel birşey sorduğunda sınıf adına cevap verme görevi ondadır.
Türk sinemasının önemli karakter oyuncularından biridir Halit Akçatepe. İlk Hababam Sınıfı çekilirken 37 yaşındaydı. 60. yılını doldurduğu sinema hayatında bugüne kadar onu hep "Güdük Necmi" olarak hatırladık.
Rıfat Ilgaz'a sormuşlar. Siz bu kitapta hangi karakterdiniz diye.. "Güdük Necmi" demiş:
- Hani birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindik.
- Yine öyleyiz be oğlum..
Kel Mahmut:
"Zaten bir Mahmut Hoca'dan çekiyoruz, bir de Trabzonspor'dan.."
Her ne kadar öğrenciler Kel Mahmut'tan sürekli şikayet etseler de aslında onun babacan biri olduğunu bilirler. Mahmut Hoca, hayatını eğitime adamış biridir. Öğrencilerinin iyi yetişmesi için mücadele eden Mahmut Hoca, disiplin anlayışı yüzünden bir türlü Hababam Sınıfı'yla iyi geçinemez. Ama öğrencilerin ona karşı hep derin bir saygısı vardır.
"Sigara içiyormuşsunuz, içirtmeeem.. Ön bahçede top oynuyormuşsunuz, oynatmaaam.."
Hafize Ana:
Hababam'ın öğrencilerini kendi evladı gibi seven biri Hafize Ana. İşini bu kadar keyifle yapan bir yatılı okul hizmetlisi gördünüz mü hayatınızda? Adile Naşit, içindeki sinema sevgisini Hafize Ana karakteriyle dışarıya vuruyor. Ve ayırmayın beni çocuklarımdan diyor. Hababam Sınıfı'nın ilk 4 filminde gerçekten rolünün kadınıydı Adile Naşit. Keşke "Hababam Sınıfı Güle Güle"de de oynamasaydı diyesi geliyor insanın.
Badi Ekrem:
Hababam Sınıfı aslında öyle bir film ki Türk sinemasının en büyük aktörü Şener Şen, Badi (Body) Ekrem rolünde o zengin kadronun sadece her hangi bir parçası olarak yer alıyor bu yapımda. Ama herkes gibi o da rolünü o kadar severek oynuyor ki... Aslında Şener Şen bu filmle birlikte, abartılı oyun tarzını da Türk sinemasına kazandırıyor.
Burada canlandırdığı Badi Ekrem'in en dikkat çekici özellikleri sürekli atıp tutması ve bayanlara karşı bir gösteriş merakı duyması. Badi Ekrem her ne kadar dünyayı dolaşmış, Ortadoğu ve Balkanlar'da alınmadık madalya bırakmamış, sporun her dalında başarıdan başarıya koşmuş bir beden eğitimi öğretmeni izlenimi vermeye çalışsa da Hababam Sınıfı, tabi ki hocalarının desteksiz atışlarına kanmıyor:
"Bravo! Tebrik ederim. Ayrıca diğer kız arkadaşlarınızı da tebrik ederim."
- Bilin bakalım, ben bu yaz neredeydim?
- Kayseri olabilir mi?
- Hayır! Montreal'de, olimpiyatlardaydım.
Tabi ki Hayta İsmail, Tulum Hayri, Akil Hoca, Domdom Ali, Okul Müdürü, Milli Eğitim müfettişi Hüseyin Şevki Topuz, Kapıcı Veysel (adamım) Semra Hoca gibi daha birçok karakter Hababam Sınıfı'yla ölümsüzleşti. Filmin önemli oyuncuları Münir Özkul, Adile Naşit, Şener Şen ve Halit Akçatepe daha sonra birçok filmde birlikte yer almaya devam etti. Bu ekibe Neşeli Günler, Bizim Aile, Gülen Gözler ve Aile Şerefi'nde Tarık Akan, Süt Kardeşler, Tosun Paşa ve Şabanoğlu Şaban'da ise Kemal Sunal eşlik etti.
Ertem Eğilmez'in çektiği Hababam Sınıfı serisinin ilk 4 bölümünde kamera arkasında çeşitli görevler alan Kartal Tibet, 1978'de çekilen Hababam Sınıfı Dokuz Doğuruyor'da yönetmen koltuğuna oturdu. Tibet, 25 yıl aradan sonra Merhaba Hababam Sınıfıyla efsaneyi yeniden canlandırmak istedi. Yeni filmde Mehmet Ali Erbil, Hülya Koçyiğit, Mehmet Ali Alabora, Türk sinemasının yükselen değeri Nehir Erdoğan, Zeki Alasya, Halit Akçatepe, Erol Büyükburç, Ceyhun Yılmaz, Peker Açıkalın, Şafak Sezer, Yeliz Yeşilmen, Çetin Çiftçioğlu ve Bülent Kayabaş gibi pek çok ünlü oyuncu yer aldı. Her ne kadar bu başka bir film denilse de, "Merhaba Hababam Sınıfı", serinin ilk filmlerine yaptığı göndermelerle devam filmi çabasında olduğunu gösteriyordu. Ama dediğim gibi, seyircinin gözleri Damat Ferit'i, İnek Şaban'ı, Badi Ekrem'i ve diğer ustaları aradı. Sunal, bugün hayatta değil ama gerek Tarık Akan, gerekse de Şener Şen filmde yer almayı reddettikleri gibi, filmin Hababam Sınıfı serisinden ayrı tutulmasını istediler.
Melih Kibar'ın muhteşem müziklerinin yanında filmlerde seçilen parçaların ezgileri de hala kulağımızda:
"Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi, sen bu işin sonunu düşünmedin mi?"
"Buradan bir atlı geçti, yareme bastı geçti.."
"Samanlıktan kaldıramadım samanı da Zühtü.. Ben sana kandım Zühtü.."
"..yarinlarda, yarinlarda mutlu olmak var.."
IMDB.COM, yorumlarında Hababam Sınıfı'ndan bahsederken "Eğer bir Türk'seniz muhtemelen milyon kere seyretmişsinizdir. Belki de dünyanın gelmiş geçmiş en iyi filmi ama Türk dilini ve Türk kültürünü bilmeyen biri için Hababam Sınıfı ne kadar etkileyici olabilir." diyor. İlk 3 filmin, imdb puanı 9.0 ile 9.2 arasında değişiyor. Yani top 250 listesinin zirvesinde yer alan ve dünya sinema tarihinin en iyi filmi olarak gösterilen Godfather'dan (9.0) bile önde. Ancak bu listeye girebilmek için minimum 1250 kişinin oylamış olması gerekiyor.
Resimler

Arkadaslar Suan BASBUG ALPARSLAN TURKES Fan Club
İlk Önce esu37'e Basbug Resimleri Konusunda Yardımlarından Dolayı Teşekkürlerimizi Sunarız
NOT:Arkadaslar +Rep Dagiticisi Olmak Istiyenler Ltfen Bana Pm Le Bildirsinler
BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ
Fan Club
BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞIN HAYATI
Alparslan Türkeş; aslen Kayserilidir. Büyük dedesi Arif Ağa Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinin Yukarı Köşgerli Köyünden Kıbrıs’a göç etmiş ve buraya yerleşmiştir. Alparslan Türkeş 25 Kasım 1917‘de Lefkoşe’de doğmuştur. Babası Ahmet Hamdi Efendi, annesi Fatımatül Zehra Hanım’dır.
İlk ve orta eğitimini Lefkoşe’de tamamlamıştır. O yıllarda İngiliz işgal idaresi altında bulunan Kıbrıs’tan ailece Türkiye’ye göç etmişler ve İstanbul’a yerleşmişlerdir.
Askerlik mesleğine büyük sevğisi olan Alparslan TÜRKEŞ 1933 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ne girmiştir. Büyük başarı göstererek, 1939 yılında bu liseden mezun olmuş ve Harp Okulu’a geçmiştir.
1939‘da Harp Okulu’ndan mezun olarak piyade asteğmen rütbesi ile orduya katılmıştır. Orduda muntazaman terfi etmiş ve harp akademisi imtihanını kazanarak akademiye geçmistir. Başarılı bir eğitim dönemi sonrasında kurmay subay olarak mezun olmuştur.
1948 yılında GenelKurmay tarafından açılan imtihanları kazanmış ve bütün eğitim dönemindeki başarılarıda gözönüne alınarak Amerika’ya tahsile gönderilmiştir.Amerika’da piyade okulu ve Amerikan Harp Akademi’sinde tahsil görmüş buralardan da iyi dereceler ile mezun olmuştur.
1955‘de kurmay binbaşı olan Alparslan Türkeş (Amerika’da) Ğashıngton’da bulunan daimi gurup nezninde Türk Genelkurmayı’nın Temsyl Heyeti üyeliğine tayin edilmiştir. 1957 yılının sonuna kadar vazifesini sürdürmüştür. Bu süre içerisinde Üniversity of America (Amerika Üniversitesi)‘ya devam etmiş, International Economics tahsili görmüştür. Daha sonra yurda dönen Alparslan TÜRKEŞ, 1959‘da Almanya’ya Atom ve Nükleer Okulu’na gönderilmiş, bu okuluda başarı ile bitirmiştir. 27 Mayıs 1960 yılına kadar ,Avrupa’da muhtelif Nato toplantılarında ve askeri mevzularda Türk Genel Kurmay Basşkanlığı’nın temsilcisi olarak bulunmuştur.
27 Mayıs 1960 Milli Birlik Harekatı’nın önde gelen simalarından olan Alparslan TÜRKEŞ, bu hareketi partiler üssü ve milli birliği sağlayacak bir reform hareketi olarak düşünmüştür. Müdahaleden sonra birik üyesi olarak, Başbakanlık Müsteşarlığı yapmıştır. Görevde bulunduğu 27 Mayıs 1960, 25 Eylül 1960 tarihleri arasında, ülke va kültür bütünlüğü kanun tasarısını ve Devlet Planlama Teşkilatı kanun tasarısını kanunlaştırmış, devlet ve millet yiararına sunmuştur. CHP’li bazı politikacıların M.B. Komitesi üyelerine yapmış oldukları bazı telkinler ile Anayasa çiğnenerek 13 Kasım 1960 tarihinde 13 arkadaşı ile M.B. Komitesi’nden çıkarılmış ve Mürtet Hava Üstünde hapsedilmiş, daha sonra da, C.H.P.‘lerin rahat hareket etmeleri için 19 Kasım 1960‘ta Türkiye’den , hükümet müşaviri görevi ile Hindistan Yeni Delhi’ye mecburi ikâmetgah olarak gönderilmiştir. Alparslan Türkeş Hindistan’da iken hükümet yöneticilerine mektuplarla sürekli ikazlarda bulunmuştur.
23 Şubat 1963‘ta yurda dönen A.TÜRKEŞ, 21Mayıs’ta tevkif edilmiş, 5 Eylül 1963‘te tahliye olmuştur. 31 Mart 1964‘te C.K.M.P.‘ye üye olmuş ve Parti Genel Müfettişliği görevini almiştır.
1 Ağustos 1965‘de C.K.M.P.‘nin kongresinde parti üyeleri tarafından genel başkanlığa seçilmiştir. (8-9) Şubat 1969 C.K.M.P.‘nin Adana’daki kongresinde A.TÜRKEŞ’in teklifiyle partinin ismi Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirilmiştir.65-69, 69-73, 73-77 ve 1977‘den 12 Eylül 1980‘e kadar dört dönem, Ankara ve Adana’dan milletvekilliği yapmıştır. 1975‘den sonra kurulan 1. Ve 2. M.C. hükümetlerinde başbakan yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur.
12 Eylül 1980 hareketinden sonra sIkI yönetim tarafından tevkif edilmiş ve 29 Nisan 1981 tarihinde, MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davası adı ile sIkI yönetim mahkemelerinin karşısına çıkarılmıştır. Yargılandığı dava nedeni ile uzun süren tutukluluğu, 9 Nisan 1985‘de tahliye olarak son bulmuştur.
Bu dava nedeniyle dört buçuk yıl tutuklu kalmıştır. 6 Eylül 1987‘de siyasi yasakların refarandum ile kalkmasından sonra 20 Eylül’de Alparslan Türkeş M.Ç.P.‘ye törenle kaydolmuştur. 4 Ekim 1987 tarihinde yapılan olağanüstü 2.Kongre ile Milliyetçi Çalışma Partisi Genel Başkanlığı’na seçilmiştir.
24 Eylül 1991 tarihinde 19. Dönem Milletvekili seçimlerinde M.Ç.P.‘nin, I.D.P., R.P. ile üçlü ittifak yapmasıyle Yozgat’dan milletvekili seçilmiştir. 15 Kasım 1991 tarihinde 18 arkadaşı ile ittifaktan ayrılarak bagımsız milletvekili olmuştur. 25 Aralık 1991‘de Demokratik Hareket Partisini kurmuştur.Kurucular Kurulu kararı ile parti kapatılarak, Milliyetçc Çalışma Partisi’nin 29 Aralık 1991 tarihinde yapılan 3. Olagan Genel Kongresi’nde tekrar M.Ç.P.‘nin Genel Başkanlığı’na seçilmiştir.
Zamanla, olgunluğa ve doygunluğa yönelen ruh sıra sıra dizilmiş nefis dağlarını zorlamaya başlar. Dağın en nazik bölgesine yığınla odun ve kömür dizilir. Körükler kurulur. Alevler harlanır ve dağ erimiye başlar. Büyük ruhlu şahsiyet ard arda gelen ve gelenin gideni arattığı çileli bir dönem başlamıştır.
Sıradan ruhlu çoğunluğun yaşandığı mevsim genellikle yazdır, bahardır. O ise ‚Ağustos’ta suya girse balta kesmez buz olur‘ Doğruyu söyleyip savundukça kınanır, çoğunluğun sahip olmak için şahsiyetini bile paraladığı şeyleri o terk ettikçe adı deliye çıkar. Çekilen sistemli çilenin dozajı arttıkça nefis sıra dağları birer birer delinir, aşılır. Bu süreç sona doğru yaklaştıkça halkın deli dediği bu büyük ruhlu insan, Hakk’ın yanında veli sıfatını kazanmaya başlar.
Bu arınma, olgunlaşma işleminden önce, nefsin ağarlığını hissettirdiği, Alplik sıfatının öne çıktığı dönemlerde bu şahsiyetin mücadelesi olabildiğince dışa yöneliktir. (küçük cihat dönemi) Mücadelesi delikanlıcadır. Delice akan bir ırmaktır O. Bazı baharlarda coştukça coşar, bazen etrafını silip süpürebilir. İlahi rahmetin tam kontrolunda olduğu için genellikle uçurumların kenarından bir vesile ile çekip alınır, büyük cihat gününe hazırlanır.
Genellikle, görünür planda tama zafere ramak kala yaşatılan büyük hayal kırıklığı ile küçük cihattan büyük cihada çekilir bu büyük ruhlu şahsiyet. Halbuki, ilahi murad bambaşka bir senaryo taktir etmiştir ta ezelde.
12 Eylül 1980 hareketinin kapattığı siyasi partilerin isim ve amblemlerinin kullanma yasağının kalkması ile, 27 Aralık 1992 tarihinde, kapatılan M.H.P.‘nin o günkü delegelerinin katıldığı kongrede, M.H.P’nin isim, amblem kullanma yetkisi tekrar kurucu Alparslan Türkeş’e devredilmiştir.
24 Ocak 1993 tarihinde yapılan kongrede. M.Ç.P. yerini M.H.P.‘ye bırakmış, Genel Başkanlığa da Alparslan Türkeş seçilmiştir. Başbuğumuz 24 Aralık 1995 tarihinde yapılan genel seçimlerde Adana’dan milletvekilliği adaylığını açıklamıştır.Milliyetçi Hareket Partisi, 24 Aralık 1995‘te yapılan genel seçimlerde antidemokratik %10‘luk ülke barajına takılarak meclise girememiştir.
Başbuğumuz, evli, ikisi erkek, beşi kız yedi çocuk babasıdır. İyi derce Fransızca ve İngilizce bilmektedir.
|
66 SeFa 66
|
 |
Yozgatlı SeFa
|
 |
66 yOzGAT |
 |
x-HaCkEr |
|